Bir Aaron Sorkin Röportajı

 

 


Aşağıda Aaron Sorkin’in röportajından aktaracaklarım kendisine gelen bazı sorulara verdiği cevapları içeriyor olacak. Herhangi bir konu bütünlüğü olmaması kafanızı karıştırmaz umarım. Söyledikleri arasında bir şey var ki bugün bu röportajı buraya koyuyor olma sebebim. Yeri gelince açıklayacağım. Haydi başlayalım.

İlk soru senaryonun ikinci taslağı (second draft) hakkında ne düşündükleriyle ilgiliydi.

İkinci taslağınız gerçekten çok önemlidir. Bir keresinde bir arkadaşım bana kendisiyle ilgili şöyle demişti: ben senaryo yazmam, senaryoları düzenlerim.

Burada kullandığı kelime rewriting ben düzenlemek olarak çevirdim. Söylediğinin orjinali: I do not write scripts, I rewrite them. Rewriting; ilk taslağımızdan sonra tekrar tekrar hikayemizi tüm detaylarıyla ele alıp düzenlemek, yeniden yazmak. Onu anlatmaya çalışıyorlar. Bu sebeple ikinci taslak birinciden daha önemli vurgusu yapılıyor. Bloğumda rewriting ile ilgili bir yazı yazmıştım isterseniz detayını öğrenmek için o yazıya bakabilirsiniz.https://senaryodasi.blogspot.com/2020/06/senaryonun-yazm-asamalar-ii.html

Birinci taslağı tamamladığınızda filminizin aslında ne hakkında olduğunu tam olarak keşfetmiş olursunuz. Çünkü ilk taslağı tamamladığınızda hikayeniz, aslında başlangıçta ne hakkında olmasını istediğinizle ilgili olmayabilir. (Planınızdan sapmış başka yollara girmiş olabilirsiniz yazarken demeye çalışıyor kanımca.) Ayrıca yazdıklarınız aslında gereğinden fazla uzun olabilir. İşte ikinci taslakta, senaryoyu yeniden yazmaya (düzenlemeye) başlarsınız ve hikayeyle alakası olmayan her şeyi çıkarmalısınız. Hikayede asıl olması gerekenler senaryonuzda olmalı. Bu noktada hikayenizi düzgün bir şekilde kurmanız gerekiyor.

İkinci taslakta hikayenizde bir şaka varsa onun işlediğinden (sadece size komik gelmediğinden) emin olun ve kullanışsız bir diyaloğunuz varsa etkili hale getirin.

Drama yaratmanın anahtarı nedir?

İki şeydir; Amaç (hedef) ve Engel (Intention and Obstacle). Yani ‘Birisi bir şeyi çok ister ama onu elde edebilmesi önünde aşılması gereken ciddi sorunlar vardır!’

Kahramanın istediğine ulaşmak için önüne çıkan engelleri aşarken ortaya koyacağı çaba karakterin kendisini yaratan şeydir.

Karakterin kim olduğunu söylemeyin, karakterin ne istediğini gösterin!!! Sonunda başarılı olsun olmasın önemli değil. Amaç ve engel gerçek olmalıdır.

Michaeul Hauge ve Eric Edson’da kitaplarında ve röportajlarında bunu sürekli vurgular. Amaç ve engel hem gerçek hem görünür olmalıdır. Karakterin ben yapamayacakmış gibi hissediyorum demesi yetmez, önünde aşması gereken engelin görünür olması gerekiyor. Yani harekete geçmesini engelleyen her neyse bu gerçek ve görünür bir şey olmalı. Aynı şey amaç içinde geçerlidir.

Karakteri yazarken empati kurmanın önemi hakkında.

Hikayendeki en önemli iki şey; Karakter ne istiyor? ve Yoluna çıkan engeller nedir? Biz insanlar birbirimizin yaşamını anlamak için, birbirimizin yaşadıklarına empati duyabilme özelliğine sahibiz. Fakat yine de yazarken tamamen size benzeyen birilerini yazmaktan kaçınmalısınız.

Eğer ben baba olan bir karakteri yazıyorsam kendim de baba olduğum için bununla ilgili her şeyi bilirim. O kişiyle empati kurabilirim. Ama bu durumda, yazarken bu karakterle empati kurduğunda onun yaşadığı olaylarda onu savunmaya başlayabilirsin. Çünkü onu yargılamak istemezsin.

Bu yüzden kendiniz ve kendi dünyanız hakkında yazmanız gerektiğini düşünmeyin. Bunun yerine nasıl bir dünya hakkında yazmak istiyorsanız onu yazın. Aslında o dünyayı siz yaratıyorsunuz. Birtakım sınırlarla çevrili değilsiniz.

Kötü karakterleri yazabilmek için vereceğiniz en iyi tavsiyeleriniz nedir?

Öncelikle onları kötü olarak düşünmemelisin. Karakterle empati kurmalısın. Hangi karakteri yazıyor olursan ol onları yargılamamalısın.  Ve sanki yaptıkları onları cennete götürecekmiş gibi yazmalısın.!!!ÇOK ÖNEMLİ. İşte bu cümle bu röportajı size çeviriyor olmamın sebebi.

Yani Aaron’cığım canım benim diyor ki; karaktere sen kötü diyorsun ama onun açısından baktığında, aslında o doğru olduğuna inandığı şeyi yapıyor. Tıpkı hikayende ‘iyi’ dediğin diğer karakterlerin yaptığı gibi. Dolayısıyla sen onu ve aksiyonlarını (davranışları, konuşmaları…) yargılamadan olduğu gibi yazmalısın diyor.

Burada mesele yazdığın kötü karaktere hak ver, yardır gitsin değil. Bunu yaparsanız bir noktada temanızı tehlikeye atarsınız ki, bu da bütün bir hikayenin bozulması riskini ortaya çıkarır. Biz esasında bir mesaj vermeye çalışıyoruz yazdığımız hikayeyle değil mi? Ve bu mesaj temanın içinde saklı. Bu yüzden hikayeyi yazarken, temamıza sadık kalarak hareket etmemiz gerekiyor. Peki mesajımızı kuvvetli bir şekilde verebilmemiz neye bağlı? Ana kahramanımızın istek, arzu ve çabasına ve kötü karakterimizin onun için ne kadar sağlam engeller çıkarabileceğine tabii ki. Bu yüzden kötü karakteri yargılamadan yazabilmek çok önemli. Kendisinin ve eylemlerinin kötü olduğunu bildiğiniz bir karakteri yazarken, hikayenin sonuna kadar onu özünü bozmadan olduğu gibi yansıtmak önemli bir meziyet ve yapması söylemesinden kat kat zor olan bir şey.

Bu konuyu biraz açalım.

Öncelikle eğer siz tamamen kötülerin kazandığı bir dünya kurguluyorsanız ve ‘Kardeş bu dünya böyle bir yer, iyiler cezasız kalmaz. Sen de buna alış, zaten başka da çaren yok’ gibi bir mesaj verecekseniz, halihazırda ana kahramanınız kötü bir karakter demektir. Böyle bir durumda zaten vermek istediğiniz bu iç karartıcı mesajla😊 çelişen hiçbir şey olmadığından yani sizi aksine zorlayan bir durum olmadığından ‘kötü’ karakteri yargılamadan yazarsınız burada sorun yok. Çünkü bir yerde siz de zaten yarattığınız dünyanın ve bu dünyanın içindeki karakterlerin kötü olmasını istemektesinizdir. Dolayısıyla yargılamak şöyle dursun, karakterlerin yaptıklarından zevk bile alabilirsiniz yazarken.

Esas mesele olumlu, umut dolu bir mesaj vermeye kalktığınızda, kötü karakteri Aaron’ın anlatmaya çalıştığı gibi amacına tutkuyla bağlı bir şekilde yazabiliyor musunuz? Çünkü işler sıkıştığında içgüdüsel olarak yazdığınız karaktere müdahale etmeye başlayabilirsiniz ve bu da sorun çıkarır. Bunu daha spesifik bir örnekle açıklayayım müsaadenizle.

Diyelim ki benim hikayemin teması: ‘Bütün kötülüklere rağmen yaşamak güzeldir ve nefes aldığın sürece her zaman umut vardır’ olsun. Ben öyle bir kötü karakter yazayım ki, hikayenin bütününde bunun tam tersini söyleyen şeylerin olmasına hizmet etsin. Birinci perdede ve ikinci perdenin ilk yarısına kadar bunu yazmak çok da zor olmayacaktır diye tahmin ediyorum kendi tecrübelerimden yola çıkarak. Ama orta noktadan (midpoint/ikinci perdenin ortası) itibaren ardı arkası kesilmeyen olumsuzluklar sebebiyle yazarken size de soldan soldan gelmeye başlayabilirler.

İşte tam bu noktada kötü karakteri tamamen özgür bırakmak, yargılamadan yazmak hiç kolay değil. Çünkü içinizden sürekli ‘bu nasıl dünya arkadaş, hiç mi iyi bir şey olmayacak. Benim iki gözüm, canım iyi karakterlerim hiç soluklanmazsa ben mesajımı nerede, nasıl vereceğim’ diye düşünüp, kötü karakteriniz işini ve hikayedeki misyonunu tamamlamadan olayların başka noktaya evrilmesine sebep olabilirsiniz. Bu da kendi bacağınıza sıkmak demek. Neden mi? Çünkü bu noktada yazar olarak sizin tavrınızdan kaynaklı hikayeniz hemen sonuca ulaşır belki ama mesajınız yeterince etkili olmaz.

Şöyle düşünün diyelim ki çok istediğiniz bir şey var, hiçbir engel olmadan onu elde ettiğinizde mi duygusal anlamda daha çok tatmin olursunuz, yoksa engellere rağmen elde ettiğinizde mi? Engeller onu elde etmenizi güçleştirdiğinde değil mi? Neden? Çünkü istediğiniz şeyle aranızda her geçen dakika onu elde etmek için harcadığınız emekle doğru orantılı olarak muhteşem bir bağ kurulur ve isteğinize kavuştuğunuzda ne kadar harika olacağını düşünür daha çok bağlanır, onun için daha çok mücadele edersiniz. Ve sonunda onu elde ettiğinizde inanılmaz bir haz yaşarsınız. (Bu istek her şey olabilir bu arada; romantik bir ilişki, süper lüks bir araba, hayatını size adamış ebeveynlerinize için alacağınız bir ev, olimpiyat şampiyonluğu…)

İşte hikayede engel meselesi bu derece önemli. Peki engel nedir? Eğer hikayenizde kötü bir karakter varsa, çoğu durumda o kötü karakter kendisi bizzat engel olabileceği gibi, onun aksiyonları sonucu ortaya çıkan durumlar da kahramanınızın amacına ulaşması yolunda engel teşkil edebilir. Bütün bunları neden anlattın derseniz, şunun için; eğer siz kötü karakteri yargılamadan işini yapmasına izin vermezseniz, yani hikayedeki fonksiyonunu yerine getirmesine, o zaman kahramanımız ve isteği önündeki engeller büyük oranda ortadan kalkmış olur. Bu durumda da hikayeniz zayıflar. Ve seyir zevki düşer. Dahası kendisini ana karakterle özdeşleştirip, o amacına ulaştığında büyük bir haz yaşamayı uman seyirci de hayal kırıklığına uğrar. Sonra ne mi olur, seyirci ‘böyle film mi olur…’ der, gider bulduğu her platformda arkanızdan söver😊

Bütüüün bu yazdıklarımdan çıkarılacak sonuç; Aaron Sorkin’in dediği gibi kötü karakterimizi yazarken yargılamadan, onun işini yapmasına, işlevini yerine getirmesine müsaade edip, hikayemizi sekteye uğratmamalıyız. Kötü karakter yok olmayı hakkedecek kadar kötü bir şey yapıyor olsa bile!


Röportajın devamı…

Az bir şey kaldı sabredin lütfen😊

Başarılı olmak için nelere ihtiyacımız var?

Eğer bunun için gerçek bir cevabımız olsaydı herkes başarılı olurdu değil mi?

Öncelikle yeteneğe ihtiyacınız var. Yazarlıkla ilgili öğrenilebilecek ve öğretilemeyen şeyler vardır. İşte bu öğretilemeyen şeylerden bahsedecek olursak bu yetenektir. Bunun dışında kalanlar ise öğrenilebilen şeylerdir.

Bir yazar olarak bolca pratik yapmalısın. Tekrar tekrar yazmalı ve yazmaya devam etmelisin.

Tanı koymak konusunda iyi olmalısın. Beğenmediğin bir film izlediğinde ya da bir dizinin  sevmediğin bir bölümü olduğunda, yolunda gitmeyen şey neydi onu bulmaya çalış.

Aynı şekilde bir şeyi sevdiğinizde de o sahneyi bu kadar iyi yapan neydi onu düşünün. Basitçe bir kamera açısı mıydı onu bu kadar iyi yapan, içindeki espri mi çok iyiydi yoksa sahne bir bütün olarak mı iyiydi?

Ve son olarak biraz da şans başarı için gereklidir.

           Videonun tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

           https://www.youtube.com/watch?v=V-ETDTXUnB0

Bugünlük benden bu kadar yavrular. Vitamin almayı, maskenizi takmayı ve mesafenizi korumayı unutmayın. Bugünler de geçecek inşallah, az daha sabır 😊 Bir sonraki yazıda görüşmek üzere…

Not: Kısmetse bir sonraki yazımda senaryo yazmakla ilgili bir eğitim videosunu çevireceğim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çatışma Nedir? Hikâyede Çatışma Nasıl Kurulur?

Logline Nasıl Yazılır?

Senaryo Yarışmaları