Çatışma Nedir? Hikâyede Çatışma Nasıl Kurulur?


Tanım: Çatışma, bir hikayedeki karakterin/karakterlerin karşılaştığı ana problemdir.

Alternatif tanım: Çatışma ana karakterin hedeflerine ulaşmak için çözmesi gereken bir problemdir.

Çatışma ile ilgili bilinmesi gereken önemli noktalar;

- Olay örgüsünü (plot) direkt olarak etkiler.
- Hikâyenin ilerlemesini sağlayan itici güçtür.
- Karakterin değişimi/dönüşümü (character arc) ve gelişiminde (character development) büyük önem oynar.
- Çatışma olmadan olay örgüsü, karakterler ve hikâye tek düze olur.
- Çatışma ne kadar güçlü ise hikâye de o oranda güçlüdür.
- Etkileyici sahne yazabilmek için önce hikâyede çatışmanın ne olacağını belirlemek gerekir.

Çatışma dört ana kategoriye ayrılır. İnsanın insanla, insanın doğayla, insanın toplumla ve insanın kendisiyle çatışması. İlk üç çatışma dış çatışma, sonuncusu ise iç çatışma olarak bilinir.

Şimdi bu noktada önemli bir şeyi belirtmekte fayda var. Genelde bu ayrımı yapanlar bu çatışmalardan birinin güçlü bir şekilde olmasının yeterli olacağını söylerken; bir başka grupta ilk üçünden birini ele alıp, sonuncunun yani kişinin kendiyle olan çatışmasının da ayrıca ele alınması gerektiğini söylüyor.

Diyelim ki hikayenizdeki ana çatışma insanın doğaya karşı verdiği bir mücadele olsun. Birinci gruptaki insanların yolundan giderseniz hikâyeyi bu çatışma üzerine kurmanız gerekiyor. Burada karakter kendi iç dünyasında çatışma yaşamıyor değil. Sadece ana çatışma insan-doğa olduğu için bunun etkili bir şekilde kurulması yeterli görülüyor.

Diğer gruptan insanlar diyor ki; yalnızca güçlü bir dış çatışmanın olması yeterli değil. Karakterin iç çatışmasını da aynı derecede etkili bir şekilde yaşaması da gerekiyor. Yani bu noktada karakter aynı zamanda iç dünyasında kendine karşı da derin bir mücadeleye girişmeli.

Örneğin bir uçak kazası oldu ve uçak kazasından sadece bir kişi kurtulmayı başardı. Kahramanımız. Ve uçak öyle bir yere düştü ki insanların uçağın enkazını arayıp bulmaları en az 1 ay alacak. Bu durumda karakterimiz bir ay boyunca sert doğa koşullarına karşı hayatta kalmanın bir yolunu bulmak zorunda. (insan-doğa/ dış çatışma)

Karakterimiz bu uçak yolculuğuna çıkmadan önce hayatta her şeyi elde etmiş bir insan olsun. Başarılı bir kariyeri, bolca parası vardır. Öyle ki hayal ettiği her şeye sahip olduğu için, artık hiçbir şey ilgisini çekmez, onu tatmin etmez olmuş ve hayatın anlamını sorgulamaya başlamıştır. Kazayla birlikte onlarca insanın gözünün önünde ölmüş olması, kahramanımızın hayatla ilgili hissettikleri ve düşündüklerini de yeniden sorgulamaya başlamasına sebep olur(İç çatışma). Kazadan önce hayatı dahil her şey onun için anlamsızken, ölümle yüz yüze geldiğinde hayatta kalmak için elinde olan en küçük şeyler bile onun için çok önemli bir hal almıştır.  Düşünceleri değişir ve hayatta kalmak için var gücüyle mücadele eder.

Burada bir şeyi fark etmişsinizdir, aslında karakterin dış çatışmasında başarılı olması büyük oranda iç çatışmasındaki gelişmelere bağlı.

Şimdi bu iç/dış çatışma mevzuunu tabii ki Michael Hauge’in söyledikleriyle de açıklayacağım. Öylece bırakacağımı düşünmediniz herhalde😊

Michael Hauge; çatışma, iç çatışma ve dış çatışma tanımlarını aşağıda okuyacağınız şekilde yapıyor.

Çatışma (Conflict); basitçe bir karakterin istediğini elde etmesini önleyen şeydir.

İç çatışma (Inner Conflict); karakterin kendi içinde öz saygısını / öz değerini kazanmasını engelleyen her şeydir. Bir başka değişle karakterin içinden gelen engellerdir.

Dış çatışma (Outer Conflict); Karakterin amacına ulaşmasını engelleyen dış etmenlerdir.  Doğanın ya da diğer karakterlerin yarattığı engellerdir.

Kıymetlimis der ki; çatışma dediğiniz her karakter için ama özellikle ana karakter için mutlaka iç ve dış çatışma şeklinde tasarlanmalıdır. Yani biri olsun diğer olmasın ya da biri güçlü olsun diğeri o kadar güçlü olmasa da olur değil; ikisi de (iç ve dış çatışma) hem var olacak, hem de güçlü olacak.

Bu noktada Michael’ın ne kadar haklı olduğunu anlamak için tüm zamanların başarı olmuş filmlerine ya da en sevdiğiniz filme bir bakın. Onun çatışma meselesine yaklaşımını kavradıktan sonra filmleri daha dikkatli incelediğimde başarılı (hem sanatsal, hem ticari anlamda) olmuş filmlerde iç ve dış çatışmanın son derece titiz ve etkili bir şekilde kurulmuş olduğunu gördüm. 

ÇATIŞMA NASIL KURULUR?

Çatışma bazen hikayeyle birlikte gelebilir. Aklınıza gelmesinden bahsediyorum, yoksa şunu yazarsan çatışma bu olmalı diye bir kural yok tabii ki. Ama çoğu zaman kafanızda net bir hikâye fikri olsa bile, karakterler tam olarak tasarlandığında çatışma ortaya çıkar. Siz diğer detayların üzerinde uğraşıp kafa yordukça, olayları/karakterleri geliştirdikçe çatışmanın ne olacağı da kafanızda netleşmeye başlar.

Özellikle karakterlerinizi ne kadar iyi tanırsanız sizin için o kadar iyi. Karakterlerin iç/dış tüm özellikleri, inançları, saplantıları… tüm bunlar çatışma kurarken dikkat kesileceğimiz yerlerin başında geliyor. Bir başka önemli nokta da şu; karakterleriniz gerçek hayatta olduğu gibi birbirinden çok farklı insanlar olmalı. Bu farklılıklar çoğu zaman özellikle karakterlerin birbirleriyle olan çatışmalarının ortaya çıkmasına sebep olan ana faktörler olduğu için, bunlar da bakacağımız önemli noktalardan bir diğeri.

Ahım şahım olmayan ama olayın daha kolay kavranmasını sağlayabilecek sıradan bir örnek: Diyelim karakterimiz mutaassıp bir ailenin bir ferdi olsun. En büyük hayali oyuncu olmak. Annesi bir kız çocuğu için en önemli şeyin evlenip çocuklarına annelik etmek olduğuna ölümüne inansın. Babası da ‘artiz’ olmanın insanı yoldan çıkaracağına inanıyor olsun. Ayrıca aile kızlarının öğretmen olmasını ve dahası üniversiteyi ailesinin yanında okumasını istesin. Bir de üstüne bulunduğu şehirdeki üniversitede konservatuvar olmasın mesela. (Buraya kadar olanlar dış çatışmalar) Bütün bunlar yetmezmiş gibi psikolojik bir rahatsızlığı olsun ve hastalığın getirdiği sıkıntılarla uğraşsın (iç çatışma). Bu durumda daha hiçbir detayı belirlememiş olsak bile kahramanımızın isteğini, önündeki engelleri ve iç ve dış çatışmaları belirtmiş olduk.

Siz de benzer şekilde bu konuda beyin fırtınası yapabilirsiniz. Daha karmaşık çatışmaları kurabilir hale gelmek için bu tarz basit alıştırmalar yapmanın çok önemli olduğuna inanıyorum.
Şimdi size çok sevdiğim bir senaristten bahsedeceğim. Onu anmak için özellikle bu konuyu yazmayı bekledim. Bence kendisi Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi ve en üretken senaristidir. Ayrıca karakterleri için iç ve dış çatışmaları başarıyla kurmasıyla da özellikle takdir edilesidir. Sadık Şendil’den bahsediyorum.

Çatışma konusunda size en sevilen filmlerinden biri olan (benim de favorilerimden) Neşeli Günler filmini örnek olarak göstermek isterim. Herhalde izleyemeyeniniz yoktur ama bu filmi hikayedeki çatışmalara dikkat kesilerek bir kez daha izlemenizi tavsiye edeceğim. Hem bir şeyler öğrenirsiniz hem gününüz güzelleşir. Bir taşla iki kuş!

Gelelim filmdeki çatışma mevzuuna. Öncelikle sizi bilmem ama ben bin yıl düşünsem bir çifti turşu suyu yüzünden ayırmak aklımın ucundan dahi geçmez😊 Üstelik bu nasıl bir zekadır ki; bir çiftin boşanması için en saçma sebep sayılabilecek turşu suyu, aynı zamanda hikâyenin ana karakterleri arasında mesleki çatışma olsun. Bir çatışma ancak bu kadar basit ama etkili kurulabilirdi. Bravo!

Elbette hikayedeki tek çatışma bu değil. Karakterlerin birbirleriyle ve dış dünyayla da derin çatışmaları var ama ana çatışma iki ana karakter üzerinde bu şekilde kurulmuş.

Aynı zamanda bu meselenin hikâyenin özelinde seyirci için akılda kalıcılık açısından da çok başarılı olduğuna değinmeden geçemeyeceğim. Kaç kez filmin adını bilmeyen ya da hatırlamayan insanlardan ‘Hani var ya canım turşucular!’ diye duydum bilmiyorum. Tabi burada bu hikâyeyi/filmi başarılı kılan yalnızca çatışma değil onu da belirtmek lazım. Karakterlerin her birinin diğerinden değişik olması ve oyuncuların muhteşem iş çıkarmış büyük ustalar olmasının da etkisi büyük.

Çatışma konusunda benden bu kadar. Ama tabii ki bu benim söylediklerimle tamamlanacak bir konu değil. Sizin de farklı kaynaklardan araştırıp, üzerine bolca film analiz edip, pratik yapmanız gerek. Pratik yaparken illa ki bir senaryo yazıyor olmanıza gerek yok. Düşündüğünüz en basit hikâye üzerine farklı çatışma olasılıklarını çıkarabilirsiniz. Ya da en güzeli günlük hayatta sizin ve çevrenizdeki insanların karşılaştıkları iç ve dış çatışmaları gözlemleyebilir, yazabilirsiniz.

Bu tarz pratikler yaparken bir not defterinizin olmasını ve düşündüklerinizi sadece düşünmekle kalmayıp, aynı zamanda not tutmanızı şiddetle tavsiye ederim. Zamanla tekrar açıp bir göz gezdirmek, hikayelerinizde çatışma kurmakta zorlandığınız zamanlarda kurtarıcı olabilir.

Bu arada yeri gelmişken sizce turşu suyunun iyisi sirkeyle mi yapılır, limonla mı? 😊

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Logline Nasıl Yazılır?

Senaryo Yarışmaları