Film Fikirleri Bulmanın 10 Yolu
Uzun
bir aradan sonra herkese merhaba. Sene başında yaşadıklarımızdan sonra
yayınladığım yazımda, ‘sene böyle kötü başladı diye kötü gidecek değil ya’
minvalinde bir şeyler söylemiştim. O satırları yazarken aklımdan ne geçiyordu
bilmiyorum😊 Bu sene genel yaşadıklarımızın yanı sıra, kişisel
anlamda da nereden gelip nereye gittiği belli olmayan, oldukça zorlayıcı bir
yıl oldu benim için. Bu sebeple verdiğim araları mazur göreceğinizi umarak
yazıma geçiyorum.
Blog
için ne yazsam diye düşünüyorum birkaç gündür. Yazılacak epey bir şey var aklımda
aslında ama hangisini öne almak lazım bilemedim. Sevdiğim bir youtube kanalı
var, daha önce yazımda ismini geçirmiştim hatırlarsanız. https://www.youtube.com/user/filmcourage.
Bu sabah baktığımda, yayınladıkları video çok işe yarar göründü gözüme. Belki
sizde faydalanmak istersiniz diye hem sizi sıkmayacak şekilde videoyu çevireyim
hem de aralarda eklemeler yaparak kendi fikirlerimi de paylaşmış olurum bu
vesileyle diye düşündüm. Benim konu hakkındaki düşüncelerimi çeviriden ayırt
edersiniz diye umuyorum😊 İyi okumalar.
Film Fikirleri
Bulmanın 10 Yolu
1- Her gün fikir – Scott Myers
Hikâye
fikirleri günlük hayatımızda her yerdeler. Haberlerde, makalelerde…bu konuya
bilinçli yaklaşmak ve ilgili olmak önemli. Her gün hikâye fikirleri hakkında
düşünmelisiniz. Bunların hepsi çok iyi fikirler olmayabilir.
Linus
Pauling iki kez Nobel kazanmış tek kişi olarak bu konuda şunu söylüyor; Harika
fikri bulmanın en iyi yolu, pek çok fikir bulmaktır!
Sürekli
fikir üretirseniz, işe yarar bir tane bulursunuz. Sonraki aşamada kendinize
şunu sorun: Bu hikâye bir film olabilecek kadar büyük mü? Bu hikâye için seyirci
kim? Kanca ne? Hikâyenin merkezindeki şey/fikir ne?
Kanca
(Hook), yapımcıların/yönetmenlerin anında senaryonuzu okumaya ilgi duymasını
sağlayan ve ardından izleyicinin filminizi görmek istemesini sağlayan yeni bir hikâye
için yeni bir fikirdir.
Bulduğunuz
fikrin film olabilecek kadar büyük ve iyi olduğundan emin olun!
Burası
çok önemli. Belli bir fikir çevresinde hikayenizi kurmaya başladıktan sonra, hikâyenin
oluşum aşamasında biriktirdikleriniz tamamlanmasına yetecek mi bunu az çok
kestiriyorsunuz. Biraz tecrübe edindikten sonra elinizdeki malzemenin nefesi
nereye yeter ayırt edebiliyorsunuz yani. Bendeniz ilk yazmaya başladığımda bir hikâye
fikri geldi aklıma, tecrübesizliğin de etkisiyle ‘Eureka! Ben bunu yazarım kii’
deyip atladım. Elde sağlam ve yeterli birikim olmadan başladığım hikayemsi şey
doğaldır ki senaryonun belli bir noktasına geldiğimde öldü😊 yani yazar
tabiriyle dıkandım. Öyle sağlam bir tıkanış ki, o hikayeyle ilgili bugün oldu
daha açılamadım. Ben ondan geçmeden çok önce, o benden geçti anlayacağınız. Bu
dönem hazırlık aşamasının bir hikayeyi yazmakta ne denli hayati olduğunu
anladığım zamandı. Bu sebeple hikaye fikrinizi senaryoya dökebilir misiniz? ya
da Film olabilir mi? Olursa izlenir mi? Bunlara en baştan kafa yormanız
gerekiyor. Ben hata yaptım siz yapmayın, zaman kaybetmeyin diye söylüyorum
bunları, yoksa istediğinizi istediğiniz şekilde yazabilirsiniz elbette.
2- 100 fikir teorisi – William C. Martel
Bir
hikayeyi yazmadan önce 100 fikir bulup en iyisini seçmek için bulduğum bir
ritüeldi 100 fikir teorisi. Ama 100 fikir olmak zorunda değil. Kaç tane olursa
olsun, en iyi fikri almak önemli!
Hikayeyi
yazmaya başlamadan önce bir sürü fikir bulup aradan en iyisini seçin diyor
William kısacası. Çok severim kendisini. William, ben, kalp😊
3- Yirmi yol - Karl Iglesiass
Karl
daha önce kitabı için konuştuğu yazarlardan birinin şöyle söylediğini ifade
ediyor; yazar düşündüğü her şeyin (herhangi bir sahne, herhangi bir olay ya da
karakter…) 20 farklı versiyonunu
bularak işe başlıyormuş. Mesela bir romantik komedi yazıyorsanız karakterlerin
tanışmaları için birden fazla yol bulmak gibi.
Bu
alışkanlık,20 farklı yol bulmak, klişe olanları elenmesinde yardımcı oluyor. Ve
daha derine indiğinizde orijinal bir yol bulabilirsiniz diyor hazret.
Yazarlar
kendilerini daha iyisini, daha orjinalini bulmak için derine inmeye
zorlamalılar. Yani kıymetlimis diyor ki oturur oturmaz ‘Ben bir ağa dizisi
yazayım, başroldeki abiyle abla romantik bir ortamda tanışsınlar, adam kıroluk
yapsın kız da buna hayran kalsın. Tamam, ben buradan alır yürürüm!’ demeyin! Az
daha düşünün diyor. Belki ağasız da dizi fikri bulursunuz, kim bilir diyor.
Öyle yani. Neyse devam edelim :)
Herhangi
bir şeyi yapmanın 20 farklı yolu konusunda alıştırma yapın. Bir bankayı
soymanın 20 farklı yolu, seni seviyorum demenin, ayrılmanın … 20 farklı yolu.
Orijinal hikâye fikirleri bu şekilde bulunabilir.
4- Büyük problem ne? – Erik Bork
Benim
için her şey tüm hikâye boyunca çözülebilecek zorlayıcı bir problemle başlar. Milyonlarca
seyirci bu problemle özdeşleşir, onda kendinden bir şey bulup önemser ve
sorunun çözülmesini ister. En eğlenceli tarafı ise insanların bu problemi çözüş
yollarını izlemektir.
Benim
için her şeyin başlangıcı budur. Birinin hayatında gerçekleşen, başına gelen,
onlar için çok önemli olan ve çözülmesi için çok fazla çaba isteyen ve aksiyon
almak gereken bir olay, kompleks bir problem olmalı. Hikâyenin sonunda bu sorun
öyle bir şekilde çözülmeli ki ne karakter ne de seyirci hikâyenin başındaki
insan olmamalıdır.
5- Gerçek hayat hikayeleri – Stanley M. Brooks
Bu
amca diyor ki; eğer gerçekten yaşanmış etkileyici bir hikâye bulursam öylece
bırakmam, peşinden giderim. Alırım, yazarım, çekecek yapımcı bulurum diyor.
Benim
telif hakları konusunda ne kadar saplantılı olduğumu biliyorsunuz değil mi?
Yine de yazayım, gerçek bir hikâye yazacaksanız ve başınızın ağrımasını
istemiyorsanız işi resmiyete dökün.
Misal
ben kardeşimin bir anısını yeni hikayemde kullanacağım ‘al yaz ya ne olacak
dedi’ ama ben olur mu öyle şey deyip, muvafakatname imzalattım. Şaka şaka😊 O kadar da abartmadım.
Bir sahne alt tarafı ne olacak değil mi? Yani kardeşimdir, yarın bir gün ben profesyonel
olunca, gözünü başka başka şeyler bürüyüp üstüme gelmez diye umuyorum. Yazar bu
satırları yazarken, ‘yapar mı ki acaba?’ diye içine bir kurt düştü:S Yazılı bir
şeyler de olsun diye kardeşine mesaj atmaya karar verdi.
6- What if? Farz edelim ki? …olursa ne olur? – Brian
Avenet Bradley
Benim
için bir film, hikâye fikrinin en kilit noktası ile başlar. Biri bir fikrim ya
da rüyam var derse hemen yazarım ya da kendi rüyalarımı. Sonra yazdıklarıma
yeni şeyler eklenir. Ve bir noktadan sonra seçilmiş bu hikâye için bir sürü
fikrin olduğu 10-15 sayfa yazmış olurum. Bitirdikten sonra okuması için
verdiğim kişi yeni bir bakış açısıyla ona bakar. Ve bu şekilde hikâye büyür.
7- Film sahneleri ve diyalog – Ryan Harrıss
Pek
çok hikâye fikri, benim bir film yapımcısı olarak görmek istediğim, izlemek
istediğim hikayelerdir. İzlediğiniz hikayelerden pek çok hikâye fikri aklınıza
gelebilir. Bazen bir karakterin söylediği tek bir cümle bile size ilham verip, bir
hikâye olabilir.
Yazarlar
ve yapımcılar olarak film olarak görmek istediğimiz ve söylenmesi gerektiğini
düşündüğümüz hikayeleri buluruz.
8- The comp game – Travis Seppala
Bir hikâye
fikri buldunuz ve nereden başlayacağınızı bilmiyorsunuz diyelim. (Burada kitabında
yazdığı hikayenize nasıl başlayacağınız konusunda yardımcı olan bir tür oyundan
bahsediyor, The comp game!)
Comp
; ‘… … ile buluşunca’ gibi bir anlamı var. Yani The comp game; iki olguyu,
olayı, karakteri zorlayıcı bir durumda bir araya getirdiğin üzerine beyin
fırtınası yapıp, bu ikisi bir araya gelseydi nasıl bir durum olurdu diye
düşünmek gibi bir şeydir diyor Travisciğim.
Bu
oyunla işe yarayan ya da yaramayan pek çok şey bulursunuz. Bu biraz iki şeyi bir potada nasıl
eritebildiğinizle alakalı. Ben inanıyorum ki artık orijinal hikâye kalmadı.
Çünkü çok uzun zamandır hikâye anlatıyoruz. Hikâye anlatmak için değişik
orijinal yollar bulmalısınız. Ve bunu yapmanın en iyi yollarından biri de iki hikâyeyi
alıp birleşselerdi nasıl olurdu üzerine beyin fırtınası yapıp, hikâyeyi
anlatmak için yeni bir yol bulmaktır.
…
Ben
bu anlatacak orijinal hikâye kalmadı önermesine katılmıyorum. Evet hikâyeyi
anlatırken klişelerden kaçınmak kolay değil. Sağlam kafa patlatmanız gerekiyor.
Ama nasıl ki ben, sizler, dünyamız 10 yıl önceki gibi değilsek; hayatlarımız,
sahip olduklarımız, üzüldüklerimiz, sevindiklerimiz ve daha fazlası da artık aynı
değil. Değişen ve gelişen dünya; çok
farklı insan tiplerini, davranışlarını ve hikayelerini de beraberinde getirdi.
Böyle bir durumda yazacak orijinal bir şey kalmadı demek, biraz kolaya kaçmak
sanki.
Evet
benzeri anlatılmış bir hikâyeyi kendi eşsiz dokunuşunuzla yeniden anlatmak, hikâye
anlatıcıları için tercih edilebilecek bir yoldur, buna bir itirazım yok. Ama
dünya ve bizler değişmeye devam ettikçe yeni, orijinal hikaye fikirleri de
ortaya çıkmaya devam edecektir diye düşünüyorum. Sadece biz yazarlar bu konuda
kendimizi biraz daha zorlamalıyız bence.
9- Hayatın zayıf/korunaksız parçası – Van Ditthavong
Kısaca;
herkesin hayatında birtakım zorluklar var. Ve benim görevim bunları yakalayıp,
onlar hakkında hikayeler yazmak, diyor bu kişi.
Gözlemlerimizin
hikâye fikri bulmak konusunda bize çok faydası dokunacağını yazmıştım
hatırlarsanız daha önce. Diğer insanların yaşadıklarını fark edebiliyor olmak
önemli. Bu sebeple etrafınıza daha dikkatli bir şekilde bakmanız gerekiyor.
Tanımadığınız insanları gözlemleyeceğim derken, gözünüzü dikip karşınızdakini
sinir edin ve dayak yiyin demiyorum tabii ki. Detaylara dikkat edin diyorum
sadece. Gözlemci bir kişilik olun, bir başkasının bakıp, duyup, görüp geçtiğini
siz geçmeyin. Anladınız siz onu😊
10-
Sounding board (yeni bir fikri denemekte kullanılan
kişi ya da grup) - Patricia Vidal Delgado
Kısa
filmlerimin hepsini gören, hikâye fikirlerimi ilk gösterdiğim bir kişi var. O
bir senarist/yönetmen. Güvendiğiniz birine hikâye fikriniz iyi mi kötü gösterip
fikir almak zaman harcamamak için önemlidir. Ve bu kişi benim daha iyisini
yapmam için yardımcı oluyor.
Sektörde
insanları etkilemek için elinize sadece bir şans geçtiğine inanıyorum. Bu
noktada sizi tanıyan, fikrine güvendiğiniz ve size daha iyisi için öneri
verebilecek birinin olması çok önemli.
…
Şimdi
burada bir parantez açmak istiyorum. Bu sadece tek şansın var, yaptın yaptın
yapamadın… durumu sizi strese sokup, yapabileceğiniz şeyleri bile yapamamanıza
sebep olabilir. O yüzden abartmayın. Bazen çuvallayabilirsiniz ayrıca, ne
olacak. Çok yüklenmeyin kendinize. Elbette hayatta olduğu gibi bu konuda da
birden fazla şansınız var. Ama soğukkanlı olup karşınıza çıkan fırsatları iyi
değerlendirmek de sizin elinizde.
…
Bu
noktada röportajı yapan kişi devreye girip çok önemli olduğunu düşündüğüm
şeyler söylüyor. Birlikte çalıştığınız ya da sadece fikirlerinizi
paylaştığınız, size zor zamanlar geçirtip bırakmanızı sağlamaktansa, destekleyen
yardım eden birine sahip olmak gerek.
Sizin
yapmaya çalıştığınız işi anlamayan, bilmeyen insanlardan geri bildirim almak
işe yaramaz.
Bir
hikaye fikrinin işe yarayıp yaramayacağını nasıl anlıyorsun?
Yazarken
yazdıklarınız konusunda heyecanlıysanız ve ben ne olacağını görmek istiyorum diyorsanız
ve yazmaya devam edebiliyorsanız yazdıklarınızı okuyanda aynı şeyi hissedecek
demektir.
…
Bu
aralar şu şarkıya https://www.youtube.com/watch?v=fYqmy_L7eSE
sardım. Diğer şarkıları yazmayacağım, çok alakasızlar çünkü 😊 Okuduğunuz için
teşekkür ederim. Umarım bir satır bile olsa faydalanacak bir şeyler
bulabilmişsinizdir yazımda. Fazla ara vermeden, inşallah, bir sonrakinde
görüşmek üzere…
Yorumlar
Yorum Gönder