Senaryomu Nasıl Okuturum?



Not: Başlamadan önce belirtmeliyim ki aşağıdaki umut verici, motive edici bir yazı değildir! Bugün senaryomu okutmak konusunda yaşadığım sorunlardan bahsedeceğim. 

...

Senaryomu kime nasıl okutabilirim? Bu soru değişik zamanlarda bütün senaristlerin aklını meşgul eden bir demirbaş adeta! Kimileri daha yazmaya başlamadan birilerini aramaya başlarken, bazıları da benim gibi senaryosunu tamamladıktan sonra işe koyuluyor.

Ama ne zaman yapımcı aramaya başladığınızın hiçbir önemi yok. Çünkü maalesef insanlara ulaşmak çok zor. Sektör adeta kapalı bir kutu gibi. Dışarıdan girmeye çalışan insanlara hiç fırsat vermiyor. Her aradığınız insandan istisnasız aynı cevabı alıyorsunuz ‘Biz dışarıdan senaryo almıyoruz’. 500 milyonluk soruyu bir türlü göremeyen yarışmacı gibiyiz? Kaç tane senaryo yazmış olursanız olun, durum hiçbir zaman değişmiyor maalesef.

Kimsiniz? Ne yazıyorsunuz? Türü ne? Hikâye ne? Hiçbirinin bir önemi yok, varsa yoksa dışarıdan almıyoruz.

Bazen şunu duyuyoruz sektör içinden insanlardan ‘Eskiden bundan daha kötüydü, şimdi yine ulaşabiliyorsunuz yapım şirketlerine!’ Daha kötüydü derken? Evet telefonlarımıza cevap veriyor olmaları büyük bir gelişme ama eskiden de insanlar senaryosunu okutacak kimse bulamıyordu, şimdide durum çok farklı değil maalesef. Ortada somut bir gelişme yokken, insanların böyle şeyler söylemesini garipsiyorum kendi adıma.

Tamam madem senaristiz, empati kurmak işimizin bir parçası işe yapımcıları anlamaya çalışarak başlayalım o zaman. Şimdi adamların haklı olduğu bazı noktalar var evet.

1- 7.5 milyar dünyalının; 7 milyarı senarist olduğunu, geri kalanı da hem senarist hem yönetmen olduğunu iddia ediyor. 500 milyon insan zaten bağımsız sinemanın neferleri, onları saymayın. 7 milyarlık bu kalabalık güruhun bir kısmı senarist olduğunu söylüyor ama neden bahsettiği hakkında en ufak bir fikri yok.  Çünkü bunu söylerken ya köşeyi en kısa yoldan dönmenin peşinde ya da senaristim deyince havalı görüneceğini zannediyor çılgın😊 Bir kısmı henüz senarist olma yolunda (bunlar da kendi içinde iki grup; hikayesini yazmış okutacak adam arayanlar, henüz senaryo nasıl yazılır öğrenmeye çalışanlar), bir kısmı da profesyonel senarist.

Profesyonel olanların büyük çoğunluğu zaten bir yerlerde birileriyle çalışıyor.Geriye bizim gibi olma yolunda olanlar kalıyor. Fakat yapımcılar sandığımız gibi ‘geriye kalanlarla’ değil de başta bahsettiğimiz kalabalık bir grupla uğraştıkları için, bir sürü insana fırsat verip elleri boş dönünce bize sıra geldiğinde ‘artık dışarıdan hikaye almadıklarına’ karar verebiliyorlar maalesef.

Bu arada senarist olmak isteyip nereden başlayacağını bilemeyen arkadaşlar var. Bunlar genelde yapımcılara gidip ‘ben senarist olucam abi, yardım etsene’ diyor. Demeyin arkadaşlar! Yapımcı senarist olmuş insanlarla birlikte çalışan kişidir, senarist olduran değil. Bu tarz davranışlar insanların önyargı edinmesine sebep oluyor. İyi niyetinizden şüphem yok ama senarist olmak istiyorsanız yapmanız gereken bir şekilde eğitim almak. Ondan sonra elinizde bir fikir/ hikâye olduğunda yapımcılara yönelmelisiniz.

2- Çok fazla insan var ama doğru düzgün senaryo yok. Diyeceksiniz ki ‘aman şimdi izlediklerimiz benim yazdığımdan daha güzel sanki!’ Haklısınız, muhtemelen değil. Ama burada başka bir durum devreye giriyor.

Şöyle düşünün; yapımcıların hali hazırda birlikte çalıştığı insanlar sizin yazdığınız tarzda yazıyorsa sizinle çalışmak isterler mi? Hayır! Neden? Çünkü birlikte çalıştıkları senaristlerin zaten sizin düşündüklerinizi/yazdıklarını yazabiliyor, üstüne bu senaristlerin belli bir izleyici kitlesi var. Neden sizin kaleminiz için kendilerini riske atsınlar ki! Onlara farklı bir hikâye/karakter/özgün anlatım tarzı öneriyor olmanız lazım ki sizinle çalışmak istesinler.

‘Ya ama bak falan youtuberın filmi b*k gibi ama adamlar yine de çekiyorlar. Ben de yazarım o kadarını!’ O filmler ticari amaçlı. Youtuberın izleyici kitlesini sinemaya çekip, para kazanmak için yapılıyor.

Burada yazdıklarım kısa yoldan piyasa filmi yazıp köşeyi dönmeye çalışan ‘senaristlere’ değil. Ben kendim senaristlik alanında kariyer yapmaya çalışıyorum. Bu sayfada anlatmaya çalıştığım şeyler de benim öğrendiklerime/ tecrübelerime/düşündüklerime dayanarak, kariyer yapabilmek için gerekli olduğunu öngördüğüm şeyler. Başka bir deyişle; Biz burada ‘Nasıl hikaye anlatırız?’ ve ‘Nasıl daha iyi yazarız?’ı tartışıyoruz!  

3- Sinema çok pahalı bir sanat. Ve öyle bir devirde yaşıyoruz ki insanlardan parasını isteyeceğinize canını isteyin daha kolay verir! Bunu şu yüzden söylüyorum, bazen çok uzun süre çalışıp hikayenizi okutacak kimse bulamayınca, kızıp bu detayı unutabiliyoruz. Şöyle düşünelim, diyelim ki  annenize/babanıza gidip hikayenizin çekilmesi için kaynak istiyorsunuz.

Senarist: Pek muhterem ebeveynlerim, ben senarist oldum elimde de harika bir fikir var. Hatta ve dahi bunu çekebilecek kadar yetenekli teknik ekip arkadaşlarım bile var. Tek ihtiyacımız bizi finanse edecek birisi. Valla hikayem çok güzel bak şimdiye kadar hiç anlatılmamış ama en az anlatılanlar kadar tanıdık! Düşündünüz mü? Verecek misiniz ihtiyacım olan parayı?

Anne: Nereden bulalım evladım biz o kadar parayı?

Baba: Git sigortalı bir işe gir eşşek sıpası. Kaç yaşına geldi hala bizden para istiyor utanmadan!

Senarist: Ya bir dinleyin. Biz çekip vizyona sokalım manyak para kazanacaksınız bundan diyorum, o derece iyi hikayem? Hem ben hesapladım evi satar, parasını bana verirseniz…

Anne: Sattırmam ben bu evi, cesedimi çiğnemen lazım!

Senarist: Annecim o kadar ileri gitmeye ne gerek var abarttın ama altı üstü bir ev nedir yani!

Baba: Çek git adamın asabını bozma!


Evet ben senaristim, süper bir hikayem var deyip anne/babanızdan para isteseniz başınıza gelecekler az çok böyle. Sizin için canını vermeye hazır ebeveynlerinizin bile tereddüt ettiği bir noktada hiç tanımadığınız bir adama gidip diyorsunuz ki ‘Ben de süper bir hikâye var, ben sana hikâyeyi vereyim sen de bana para ver’.  Bu arada yapımcıların para verip satın aldığı filmler her zaman vizyona girebilecek kadar şanslı olmayabiliyor maalesef. Yapımcıların niye saçma bile olsa para kazanan işlere yöneldiğini az çok anlamışsınızdır sanırım.

Umarım bana ve bu sayfayı okuyan tüm senarist arkadaşlarıma, işin sanatsal ve ticari tarafını dengeli bir şekilde düşünebilen yapımcılarla çalışmak nasip olur. Amin.

Gelelim yapımcıların haksız olduğu taraflara. Öncelikle şunu bir anlamaları lazım. Kendi adıma söylüyorum ve sanıyorum ki pek çok arkadaşım benimle aynı fikirdedir. Eğer her ‘Kusura bakmayın biz dışarıdan hikâye almıyoruz’ dediklerinde yazmaktan vazgeçecek olsaydık en başında bu işe girişmezdik.

İkincisi ben şunu bir yapımcıdan duyduğumda gerçekten anlayamıyorum. ‘Ben yapımcıyım ama senaryo okumak istemiyorum’. Bu bir cerrahın ‘Ben senelerce okudum ama artık ameliyat yapmak istemiyorum. Cerrah olarak anılayım ama hiç ameliyat yapmayayım’ demesi kadar saçma. Yeni hikayeler aramak yapımcının işinin bir parçası. Yok cidden çok büyük bir şirket ise, bir okuyucu ekibi kurup, saçma bile olsa gelen senaryoların bir şekilde değerlendirilmesi gerekiyor.

Dünyada senaristlerin (donanım ve ortaya koydukları iş anlamında) ve haklarının bizden çok daha kötü olduğu yerler var kabul ama çok daha iyi olduğu yerler de var. Kötü olanların değil de, iyilerin örnek alınması lazım. İyi bir film çekebilmek istiyorsanız; iyi bir senaristte lazım, iyi bir yönetmen de, iyi ışıkçı da. Bu sektörde çalışan herkesin başarısı, mutluluğu birbirine bağlı. Bir şekilde gelişmek istiyorsanız, sizi geliştirebilecek diğer insanlara da fırsat tanımanız gerekiyor.

Evet senaristlerin sınırlarını zorlayıp daha iyi hikayeler çıkarması gerek ama yapımcıların da bu senaryoların değerlendirilmesi konusunda daha esnek olması lazım. Şirketin içine girip, kapısına kimsenin geçemeyeceği kalın duvarlar örerek gelişemezsiniz. Seyirci yeni bir şeyler arayışına girdiğinde eğer yenilenemezseniz, o güne kadar kazandıklarınızla kalırsınız. Aklı başında hiçbir senarist ‘Ben bu senaryoyu satayım da, yapımcı para kazanmış kazanmamış çok da umurumda olmaz’ demez. Bu hep birlikte kazanıp hep birlikte kaybedilen bir iş. Bir iş başarısız olduğunda siz paranızı kaybediyorsunuz, o işte çalışan sanatçılarda seyircinin gözündeki itibarını kaybediyor.

Senaristler kendisini geliştirip daha iyi hikâye ortaya koymaya çalışırsa ve yapımcılarda onlara ulaşmamıza müsaade ederlerse zannediyorum birlikte daha hızlı mesafe kat edebiliriz.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çatışma Nedir? Hikâyede Çatışma Nasıl Kurulur?

Logline Nasıl Yazılır?

Senaryo, Logline, Sinopsis, Tretman, Sahne Listesi, Index Kart Nedir? Nerelerde Kullanılır?