Karl Iglesias
Elindeki tüm kitapları
atacaksın, hayatın boyunca hikaye anlatmak için sadece bir kitabı kullanacaksın
hangisini istersin? deseler Writing For Emotional Impact derim. (Tabii
ki kitaplarımı atacak falan değilim, havalı bir giriş yazmaya çalışıyorum
sadece)
Bu adamcağız senin için
neden bu kadar önemli derseniz, basitçe şöyle izah edeyim; dünyada senaryo
yazmakla ilgili sayısız teknik kitap bulabiliyorken; efsane olmuş filmleri
bizim için unutulmaz kılan şeyin bize hissettirdikleri olduğunu söyleyip, hikayedeki
karakterlerden senariste, seyirciden yönetmene varana kadar herkesin
duygularına odaklanan ve o duygulara nasıl hitap edebileceğinizi öğreten tek
kitap kendisine ait olduğundan benim için çok önemli.
Karl Iglesias’ı Diğer Hocalardan Ayıran Nedir?
Senaryo anlatımı
konusunda dış kaynaklarda sıklıkla şu iki terimi duyarsınız; ‘Plot Driven vs
Character Driven’.
Plot Driven Stories
(Olay Örgüsü Odaklı Hikayeler): Ağırlıklı olarak olay örgüsünü (olaylar
dizisi) merkez alarak anlatılan hikayelerdir.
Character Driven Stories
(Karakter Odaklı Hikayeler): Hikayenin karakter değişimi ya da
karakterler arasındaki ilişkiler merkez alınarak anlatılmasıdır.
Not: Karakter değişimi
derken özellikle ana karakterin/hikayenin kahramanının içsel değişiminden
bahsediyoruz. Bu konu nasıl önemli anlatamam yani anlatırım. Sırası geldiğinde.
Çünkü gerçekten hayati bir mesele kendisi.
Tartışılan şudur;
Bunlardan hangisi daha makbuldür? Bir hikaye anlatılırken olay örgüsü mü
merkeze alınmalı, karakterler mi? Ve bu soruya herkes hikayeye göre değişir
deyip, kendince neden öyle olduğuyla ilgili bir açıklama getirir.
Iglesias bu meseleyle
ilgili olarak diyor ki; karakter olay örgüsünü yaratır. Ve olay örgüsü de
karakterin 3 boyutlu (three dimentional) olmasına katkıda bulunur. İkisi de
çok önemlidir ve hikaye anlatılırken biri diğerinden daha ağırlıklı olarak
kullanılabilir.
Ama hikaye ne olay
örgüsü ne de karakter odaklı olmamalı, hikaye heyecan/gerilim (Tension Driven)
merkez alarak anlatılmalıdır.
Burada anlatmak istediği
şey şu; hikaye anlatılırken gerilim ve heyecana sebep olan her türlü duygu
bizim için olay örgüsünden de karakterden de daha üst seviyede önemli.
Heyecan/gerilim yaratacak her türlü duygu merkez alınarak hikaye anlatılmalı.
Olay örgüsü ve karakter önemsiz demiyor dikkatinizi çekerim, sıralama da
duygular bunların üstünde önemli diyor sadece.
Karl’ın üzerinde durduğu
diğer en önemli şeylerden biri de şu; hikaye anlatırken karakterlerinizin ne
hissettiğine kafa yorarken asıl noktayı kaçırmayın. Önemli olan karakterlerin
ne hissettiği değil, seyircinin ne hissettiğidir.
Örneğin bazen karakterin
başına gelen trajikomik bir olay onu üzerken, seyircinin gülmesine sebep olur.
Bu yüzden yazarken karakterin hangi duygusunun, seyircide nasıl bir his
uyandıracağını dikkate alın. Çünkü hikayenizi unutulmaz kılan seyircide
bıraktığınız histir.
Çok doğru bir tespit.
Neden hikaye anlatıyoruz, bir mesaj verebilmek için (tek sebebi bu değil
elbette ama en azından benim için en önemli sebep bu). Eğer verdiğimiz mesajın
seyircide istediğimiz etkiyi bırakmasını istiyorsak Karl’ın dediği gibi
yazdığımız sahnenin, diyaloğun onlarda nasıl bir etkiye sebep olacağını
öngörebiliyor olmamız gerekiyor.
Karl Iglesias’tan İnciler
- Seyirciyle bağlantı
kurun ve sıkıcı olmayın.
- Hikaye anlatmakla
ilgili milyonlarca kural vardır. Her kuralı yıkabilirsiniz, biri hariç: İlginç
Olmak!
- Tekdüze karakter
tasarımı (karakterin hiçbir derinliğinin olmayışı) yeni başlayan yazarların
yaptığı en büyük hatalardan biridir.
- İyi diyalog karakterin
kişiliğini yansıtır.
- Hiçbir yere gitmeyen
(hikayede hiçbir fonksiyonu olmayan) ve ne istediği net olmayan karakter büyük
sorundur.
- Dönüm noktaları (plot
points) olay örgüsü için belirleyici olmaktan çok, karakter değişimi için daha
önemlidir.
Plot Point: 3 perdeli yapıyla
hikaye anlatılırken genelde her bir perdeden diğerine geçerken gerçekleşen
büyük olaylar. Bunlar hikaye için kırılma noktalarıdır diyebiliriz. Bir de 3
perdeli yapının bazı versiyonlarında kullanılan Midpoint vardır. Bu da ikinci
perdenin tam ortasında gerçekleşen büyük olaydır.
-Yazar olarak
reddedilmeyi kaldırabiliyor olmanız çok önemli. Reddedildiğiniz zaman bile
sürekli yazmaya ve kendinizi geliştirmeye devam edebiliyor olmanız, başarılı
bir yazar olma yolunda en belirleyici özelliktir.
Yorumlar
Yorum Gönder