Karakter Tasarlamak Üzerine Notlar
Karakter tasarlamakla
ilgili notlarımı paylaşmadan önce, bu ‘… ile ilgili notlar’ şeklinde
paylaşacağım yazıların içerikleri ne olacak biraz bundan bahsetmek istiyorum.
Bu yazılarda; farklı konularda, değişik kaynaklardan (senaryo yazmakla ilgili
teknik kitaplar, makaleler, röportajlar…) bugüne kadar toparladığım bilgileri,
aralara kendi yorumlarımı da koymak suretiyle paylaşıyor olacağım. Bu notlar
benim 5 senedir topladığım bilgiler olduğu için ve maalesef zamanında
bazılarını hangi kaynaktan aldığımı yazmayı unuttuğum için kaynak belirtemiyor
olacağım.
Ayrıca şunu da
belirtmekte fayda var, örneğin karakter tasarlamak üzerine yalnızca bir not
paylaşmayı düşünmüyorum. Bu demek oluyor ki paylaştıklarım farklı insanların
görüşlerinden, tecrübelerinden derlenmiş olacağı için bir yazarın ya da senaryo
hocasının bu çok önemli olmazsa olmaz dediği bir şeye, bir başkası olsa da olur
olmasa da olur demiş olabilir. Burada hangisi size daha çok uyuyorsa, hangisi
daha çok işinize geliyorsa o bilgiyi alıp diğerini görmezden gelebilirsiniz.
Yani özetle doğru yanlış yok, yöntem ve tecrübe farkı var sadece.
ETKİLİ KARAKTER
TASARLAMAK İÇİN 11 ADIM
Önemli not: Benim de son derece
önemli bulduğum ve başka kaynaklarda da sıkça vurgulanan şıkların yanına *
işareti koyuyor olacağım.
*1. Adım
Karakteriniz bir şeyi
gerçekten çok istemeli! Ve istediğini alıp alamaması onun için hayati
öneme sahip olmalıdır. Karakterin çok istediği şeyi alması/alamaması kendisi ve
diğer karakterleri direkt olarak ya da dolaylı bir şekilde etkilemeli,
değiştirmelidir.
Bu karakterin bir şeyi
istemesi durumu çok önemli. Aslına bakarsanız bir hikayede tüm olayları
başlatan en önemli adım bu zaten. Özellikle karakter derken burada hikayemizin
ana kahramanından bahsediyoruz ama tabii ki diğer karakterlerinde bir şeyler
elde etmeyi istiyor olması gerekiyor. Genel olarak birinci olarak kahramanın
isteğinin son derece güçlü olması gerekiyor. Yani ‘Ben bu hafta cilt bakımına
gitmeyi çok istiyorum!’ ya da ‘Ben Fenerbahçe Galatasaray derbisini
statta izlemezsem öleyim daha iyi!’ de birer istek ama koca bir hikayeyi
üzerine kurmak için biraz fazla basitler sanki! Bir de diğer karakterlerin
istekleri kendi hayatları için çok büyük öneme sahip olabilir elbette ama
mümkünse kahramanın isteğinden daha büyük ve etkileyici olmaması yararımıza
olur.
*2. Adım
Karakterin içsel
ihtiyacı asla karşılanmamalı. Karakterin psikolojik (iç) ihtiyacı karşılanırsa
hikâyede onun isteğini gerçekleştirmesini sürükleyen en önemli etken ortadan
kalkmış olur.
Şimdi burada kastettiği
ne derseniz, muhteşem örneklerimden biriyle açıklayayım müsaadenizle😊 Kahramanımızın en büyük hayali (isteği) mutlu bir aile kurmak, eşi ve
çocuklarıyla huzurlu bir hayat yaşamaktır. Ancak şimdiye kadar yapmış olduğu 3
evliliği de dramatik bir şekilde noktalanmıştır. Kahramanımız, kardeşleri ve
arkadaşlarının (etrafındaki herkesin) mutlu evliliklerini gördükçe,
yalnızlığını daha derinden hisseder olmuştur. Fakat aile kurmak için hayatının
aşkıyla tanışma gayreti her seferinde hüsranla sonuçlanmaktadır.
Şimdi bu noktada
kahramanımızın farklı insanlarla görüşüp hayatının aşkını arıyor olmasını
sağlayan etken ne? Aile kurmayı her şeyden çok istiyor olması. Ama bu isteğinde
temelinde yatan psikolojik/iç ihtiyacı yalnızlığının son bulması arzusu. Eğer
biz bir şekilde kahramanımızın yalnızlığına son verirsek (bir çocuk evlat
edinebilir, evcil hayvan sahibi olabilir, amaan bıktım bu sonu gelmeyen
arayıştan bir kere geliyorum hayata deyip kendine ölmeden önce yapılacaklar
listesi yaparak dünyayı dolaşmaya başlayabilir…) kendi ailesini kurma isteği
geçici/kalıcı olarak son bulabilir. Bu durumda hikâye boyunca bizim işimize
yarayan en önemli şey olan kahramanın içsel ihtiyacının, dış isteğine
ulaşmadaki güdüleyici etkisi ortadan kalkmış olur. Hikayeniz devam eder belki
ama bambaşka bir şekilde!
Tabii burada bir de
seyircinin arkamızdan sövmesi riski var. Şöyle ki; seyirciye daha hikayenin
ismiyle bile bir şeyler vaat ediyorsunuz. Misal benim hikayemin adı Sonsuz Aşk
olsun. Seyirciye diyorum ki bakın bu filme gelirseniz, size müthiş bir aşk
hikayesi anlatacağım. Ve başlarda anlatıyorum da. Ama hikayem ilerlerken bir
şekilde kahramanımın ihtiyacını karşılayıp, isteğinin değişmesine sebep
oluyorum. Ve o noktadan sonra büyük aşk hikayesi oluyor sana başlangıçtan çok
daha farklı bir şey. Bu noktada eğer müthiş bir başka hikaye anlatmıyorsanız
(bir tür twist ile daha etkileyici başka bir hikayeye evrilmiyorsa ana
hikayeniz) seyirci hayal kırıklığına uğrayacağından, salondan çıkarken ilk
sizin kulaklarınızı çınlatıyor olacak haklı olarak😊
Özetle hikaye anlatırken
tutarlı olmanız gerekiyor. Elimde bir sürü elma var sana turta yapacağım diye
yola çıkıp, elma turşusu kurmaya kalkarsanız olmaz. İşte hikâyede tutarlı
bir ilerleyişi sağlayan en önemli etken; hikayenin başında sınırlarını çizmek
suretiyle bir şekilde seyirciye açıkladığınız, kahramanın içsel ihtiyacının
dışsal isteği elde etme yolundaki sürükleyici etkisinin ortadan kalkmamasıdır.
*3.Adım
Karakteriniz isteğine
odaklanmalı.
Yani karakteriniz
hikayenin başında bir şeyi çok istiyorken ortasında isteği şey konusunda kafası
karışıp, hikayenin sonunda başka bir şeyin peşinden gitmemeli.
*4.Adım
Karakterinizin kişisel,
kendine has bir ahlak anlayışı olmalı.
Burada bahsettiğimiz şey
şu; mesela karakteriniz bir tetikçi olsun. Hiçbir ahlaki değere sahip olmasa ve
önüne geleni sadece para için öldürse mi daha etkili olur, yoksa kendine has
bir ahlak anlayışı olsa ve ne kadar çok para verirlerse versinler kadınları ve
çocukları öldürmüyor olsa mı daha etkili olur. Tabii ki ikinci durumda! Neden
mi? Çünkü ilk durumda tetikçi ona verdiğimiz işleri hallettiğinde bir süre
sonra hikâye sıkıcı bir hal almaya başlar. (araya başka aksiyonlar katsanız
bile) Halbuki kişisel değerleri sebebiyle kadınları öldürmemeye yeminli bir
tetikçiyi, para dışında bir etkenle bir kadını öldürmek zorunda bıraksanız,
hikayeyi sürükleyici ve zengin bir şekilde anlatmak çok daha kolay olacaktır.
Karakter şartlar
kendisini zorladığında, değer yargılarını bir kenara bırakıp yapması gerekene
odaklanmak durumunda kaldığında, bu durum öz saygısını/değerini sarsacağı için,
içsel/psikolojik bir takım sıkıntılara sebep olacağından yazar olarak size epey
bir malzeme çıkmasına vesile olacak.
5.Adım
Karakterinize inanılır
ve mümkün olan bir takım çelişkili özellikler verin. Karakteriniz
adaletsizlikten nefret eden biri olmasına rağmen söz konusu olan
amacına/isteğine ulaşmak olduğunda her türlü yasayı çiğneyebilen biri olabilir.
6.Adım
Karakterinizin bir
bağımlılığı olsun. Bu bir klişe olsa bile karakterin psikolojik durumundaki
hasarı kullanarak hikâye anlatmaya yardımcı olduğu için tercih edilebilirdir.
Burada bağımlılığın var
olup olmamasından ziyade, ne boyutta olduğu bizim için daha önemli bence. Misal
en önemli aşk filmlerinden biri olan Erkek Severse’de ana karakterlerden biri
alkolizmle mücadele ediyordu. Ve bütün bir hikaye bu bağımlılığın yarattığı
sorunlar ve çözümleri üzerine kuruluydu. Bu şekilde hikayenizin ana meselesi
bağımlılık olacaksa, sıra dışı karakterler ya da sıradan karakterlerin sıra
dışı reaksiyonları ve çözüm arayışları hikayenizi sürdürmenizi sağlayabilir.
Ama çok da ciddi olmayan bir bağımlılık (özellikle de karakter dışında kimseye
zararı yoksa) bir hikâye unsuru olarak çok fazla işinizi görmeyebilir. Bunu da
göz önünde bulundurmak gerek. Yani benim kahve - çikolata ikilisinin benim
dışımda kime ne zararı var. Böyle bir bağımlılığı yazsan ne olur, yazmasan ne
olur! Haksız mıyım?
7.Adım
Karakterinizin mutlaka
bir ailesi olmalı. Bu aile genetik ailesi olmak zorunda değil. Özellikle
karakterin çocukluğundan getirdiği bir takım psikolojik sorunlarını işlediğimiz
zamanlarda ailesinden faydalanmak daha etkileyici olur.
Tabii karakterin bir
ailesinin olması iyi bir şey ama her türlü problemi dönüp dolaşıp ailesiyle
yaşadıklarının bıraktığı psikolojik sorunlara bağlamak sıkabilir, dikkatli
olmak lazım. ‘Şöyle uzan canım, çocukluğuna inelim bütün hikâye bir kalemde
çözülsün! Ohh mis! Benim de düşünmekten başıma ağrılar girmesin senarist
olarak. Senaristte bir insandır sonuçta, fazla şey etmemek lazım dimi ama!’
*8. Adım
Karakterinizin
bastırılmış duyguları olmalı. Bu karakterinize acınası bir tablo çizmeniz
anlamına gelmiyor. Karakterinize bastırılmış duygular verin derken; özsaygı,
sevgi, umut, suçluluk, utanma… gibi konularda bastırılmış duygularının
olmasından bahsediyoruz.
Bastırılmış duygular
mevzuu karakterin iç dünyasını karıştırmak için sıklıkla başvurulan bir şey.
9.Adım
Karakterimiz seyirci
olarak kısa bir süreliğine bile olsa onun gibi olmayı isteyeceğimiz biri olsun.
10.Adım
İlginç karakterler
değişim sergilemezler. Onları değişmeye zorlamak, duygusal olarak değişmelerini
sağlamak karakteri sıra dışı kılan özelliklerini kaybetmesine sebep olur. Çünkü
bizim en başında karakterleri seviyor olmamızın en önemli sebebi bizim
yapamadığımız şeyleri yapabiliyor olmalarıdır.
Bu biraz karmaşık bir
mesele karakter değişimi konusu geldiğinde ben detaylı yazayım,
değerlendirmesini siz yapın.
*11. Adım
Karakter tasarlarken
senaryo kitapları okumayı bırakın. Onun yerine psikoloji kitapları okumak sizin
için daha faydalı olacaktır.
Buna sonuna kadar
katılıyorum. Psikoloji konusunda ne kadar bilgili olursanız, derinlikli
karakterler tasarlamanız da o kadar kolaylaşır.
Yorumlar
Yorum Gönder